Ana içeriğe atla

Nerede Bu Süryaniler?



Bu soru belki de daha önce hiç sorulmadı. Hatta, Süryani kelimesini bir tür şarap veya Mardin’de bir ilçe sananlar bile olabilir. Bu soruyu kendi kendime sormam ve cevaplamaya çalışmamın hikâyesi futbola dayanıyor.


Bu yazının serüveni; “Jimmy Durmaz hangi memlekettendir?” sorusunu sorarken İsveç cevabına rastlamam, oradan Vikipedi’deki soykırım ile alakalı başlıklara ve çeşitli azınlık partilerinin diaspora ulaşmamla başlıyor. Bu konuyu ele almadan önce Süryani halkını etnik ve kültürel açıdan ele alıp, sonrasında bugünkü yaşantılarını çeşitli kaynaklar aracılığıyla inceleyelim.

Süryanilerin kökeni Aramilere dayanmakla birlikte, bu halkın kökenleri hakkında farklı rivayetler vardır. Aramilerin Sami1 bir kavim olduğuna inanılmakla beraber, kelime kökeninin Babil’i alarak Yahudileri kurtaran Pers Kralı Sirus’tan (MÖ 559-530) türediği düşünülmektedir. Pers Kralı bir kurtarıcı olarak bilinir. Hazreti İsa geldiği zaman o da bir kurtarıcı olarak görülmüş ve Sirus’a benzetilmiştir. Sirus’a inananlara ise Sûrin veya Süryani denmiştir. Arami kelimesinin kökeni ise kavmin geldiği coğrafyadan gelmektedir. Kuzey Mezopotamya’nın dağlık bölgelerinde yaşayan halk, coğrafi özelliklerinden ötürü komşuları Keldaniler tarafından 'dağlılar' anlamına gelen bu isimle anılmıştır. Tevrat anlatısına göre, Nuh’un oğlu ve Sam’in çocuğu olan Aram, Babil bölgesinde varlığını sürdürüp bir kavim kurmuştur. (Yaratılış 24)

Son dönemlerde Süryanilerin kendilerini Asurluların soyundan gördüklerini belirttikleri ve bu konuda kültürel ve dilsel birlik sağlamaya çalıştığı da görülmektedir. Süryani ya da Arami kelimesinin de bu değişimden etkilendiği görülmektedir. Türkçeden İngilizceye “Assyrian” olarak çevrilen “Süryani” kelimesi, İngilizceden Türkçeye “Asuri” olarak çevrilmektedir. Alternatif olarak gösterilebilecek tek çeviri ise “Syriac” kelimesidir.


Antik dönemdeki Süryanilerden ve etimolojik kökenlerinden bahsettiğimize günümüze doğru incelememizi sürdürelim. Süryanilerin neden bu kadar kadim bir kavim olduğunu anlamaya çalışalım.

Antakya Süryani Kadim Kilisesi, Hristiyanlığın ilk kilisesidir ve tarih boyunca birçok devletin egemenliğine girmiştir. Roma, Bizans, Emevî, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı Devleti gibi devletler başta olmak üzere, birçok irili ufaklı devletlerin hakimiyetinde kalmışlardır. Yavuz Sultan Selim’in Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Suriye ve Mısır’ın fethi ile Süryaniler tamamen Osmanlı’nın egemenliği altına girmişlerdir. Osmanlı ile Süryaniler arasında olumlu ilişkiler tesis edilmiştir. 19. yüzyılın sonuna kadar Ermeni Kilisesine tâbi olmuşlar, 1895 yılında bağımsız bir kilise olarak varlık göstermişlerdir. Bitlis, Diyarbakır, Mardin 2 gibi bölgelerde yoğunlaşmış ve devletle bir sorun yaşamamışlardır. Ermeni İsyanları sırasında bir grup isyanlara katılmış ve bu olay sonucunda Süryanilerin bazıları da Ermeni Tehciri’ne dahil edilmiştir. Tehcir sırasında Ermenilere de Süryanilere de soykırım olduğu iddia edilmekle beraber özellikle İsveç’te bulunan Süryani lobileri Süryani soykırımının tanınması için yoğun bir baskı oluşturmaktadır. The Economist’e yansıyan bir demeç şöyledir:


"Jön Türkler, Kürt aşiretleriyle birlikte 1915'te Ermenileri topluca katlederken din adamları Hristiyanları katledenleri servet ve güzel kadınların beklediğini, cennette yerlerinin hazır olduğunu söylüyordu. Bir milyon Osmanlı Ermenisi'nin ölümleriyle ilgili birçok kayıt bulunmasına rağmen onlarla birlikte ölen dünyanın en eski Hristiyan topluluklarından biri olan 10 binlerce Süryani hakkında çok az şey biliniyor."



"Stockholm'den Sydney'e Süryani diasporası uluslararası platformda ölümlerin soykırım olarak tanınması için lobi faaliyetlerini güçlendiriyor. Büyük bir Süryani nüfusuna sahip İsveç tanıdı bile. 1915'teki trajedinin 100'üncü yılı yaklaşırken Türkiye karşı mücadele başlatıyor."
("An outpost of Aramaic speakers." (2012). The Economist.)

 



Soykırımın yaşanmadığı, bunun tehcir sürecinde yaşanan zorluklar olduğu söylense de lobi faaliyetlerinin halen sürdüğü görülmektedir. Bir diğer izlenim ise Süryanilerin büyük bir kısmının başka ülkelere göç etmiş olduğudur. Süryanilerin tahmini popülasyonu aşağıdaki tabloda belirtilmiştir:


(Süryani Popülasyon Tablosu , Kaynak: aina.org)



Süryani popülasyonunun en fazla olduğu ülke İran'dır. Süryani popülasyonunun en fazla göç ettiği ülke olan ABD'de ise Süryani dernekleri eyalet bazında diaspora faaliyetleri yürütmekte olup, bu çalışmalar parlamentoda da ses getirmiştir.

İsveç ise az nüfusu, kültürel hoşgörüsü ve kendi kültürünü korumaya dayalı göç politikalarıyla birlikte Süryanilerin ortak göç mekânı olarak görünmektedir. Hatta Süryani topluluğunun oluşumlarından olan Assyriska Föreningen isimli bir futbol takımı bile var. 1974’te Södertälje kentinde kurulan bu takım Allsvenskan ligine kadar yükselmiştir. Takım şu anda İsveç Birinci Lig’inde yer almaktadır. İsveç'in Södertälje kentinde Süryaniler büyük bir topluluğa sahiptir. 73 bin nüfuslu kasabanın 40 binden fazlası Süryani kökenli vatandaşlardır. Ayrıca, Süryani toplumunun Avrupa’da siyaset alanında en etkin olduğu ülke İsveç’tir.

Göç hareketlerinin 1915 yılı civarında başladığı iddia edilse de asıl hareketlilik 1960 yılından sonra başlamıştır. Özellikle Kıbrıs, Güneydoğu Anadolu ve Mezopotamya’nın tamamından gelen göçler 1967 yılında Beyrut’tan Malmö Göçmen Konutlarına gelenlerle desteklenmiştir. Bunun sonucunda kültürel devamlılığın İsveç’e taşınması kesinleşmiştir. Bu kadim kavmin milattan önceye dayanan yerleşim alanı bu yıllardan itibaren net bir değişim sürecine girmiştir. Dünya Kiliseler Konseyi ve Birleşmiş Milletler Mülteci Komisyonu Lübnan’dan gelen bu göçü onaylamıştır. Türkiye’den Ortodoks Kilisesi mensupları, Protestanlar ve Doğu Süryani Kilisesi göç konusunda İsveçli yetkililerle mutabık kalarak bu durumu onaylamış ve taşınma işlemleri başlamıştır. Bu yıllarda kendini güvende hissetmeyen binlerce Süryani vatanlarından ayrılıp İsveç’e gelmiştir. Süryaniler, burada uyum sorunları da yaşamıştır. O dönem göç eden çoğu insan gibi ırkçıların saldırısına da maruz kalmışlardır.



Süryaniler, kültürel anlamda birlik olma konusunda bir çaba göstermelerine rağmen zorluklara rastlamışlardır. Bunun temel sebebi, aynı coğrafyada yaşamalarına rağmen farklı ülkelerden gelen ve farklı dilleri konuşan insanlar olmalarıdır. Bu sorun Aramice kültürünün canlandırılmasıyla (Neo-Aramice de denir.) ve İsveççenin öğrenilmesiyle bile 1980’lere kadar çözülememiştir. Süryanilerin ilk dergileri 1978’de Hujådå 3 adıyla çıkmıştır. İsveççe, Aramice, Arapça ve Türkçe yayın yapan dergiye sonra İngilizce de eklenmiştir.

Sonuç olarak bu kadim halkın tarihi pek çok zorlukla doludur. Kadim bir halkın kültürel mirasını koruması da tamamen yok etmesi de zordur. İsveç gibi ülkelerde kurulan dernekler hem Süryani değerlerini koruma amacı gütmekte hem de Süryanilerin yaşadıkları zorlukları dünyaya anlatabilecekleri bir alan bulmalarını sağlamaktadır. Bu süreç sadece göç edip yerleşmekle bitmemiş, yeni bir toplumda kabul görme ve asimilasyona karşı direnmekle devam etmiştir. Süryanilerin varlıklarını geçmişten geleceğe sürdürebilmesi için kolektif hafızalarını ve kültürlerini canlı tutma mücadeleleri, günümüz dünyasında önem kazanmıştır.

                                                                                                                                 Tasraf Yılkan

Kaynakça:

  • Albayrak, K. (1997). Keldanîler ve Nasturîler. Vadi Yayınları, Ankara.

  • "Statministerns folkmordsbesked kan avgöra kommunvalet: 'Underskatta inte frågan'." SVT.

  • Donabed, Sargon. (2015). Reforging a Forgotten History: Iraq and the Assyrians in the Twentieth Century. Edinburgh University Press.

  • Lundgren, Svante. (2019). The Assyrians: Fifty Years in Sweden. Nineveh Press.

  • Wizelius, Tore; Hansson, Lars-Sune. (1984). Föreningar bland invandrare och minoriteter i Sverige. Statens invandrarverk.

  • Statistics Sweden. "Foreign-born persons by country of birth, age, sex and year." Erişim tarihi: 29 Kasım 2017.

  • Statistics Sweden. "Foreign citizens by country of citizenship, sex and year." Erişim tarihi: 15 Kasım 2017.

  • Bardaysan, Ktobo Dı Nmosê Dı Atravoto. (1988). Çev: Sabri Yakub ‘İşo. İsveç.

  • Barsaum, İgnatius Aphram I. (1987). el-Lu’lu’ul-Mansur fi Tarihi’l-Ulum ve’l-Adabi’s-Süryaniyye. Bar Habraeus Verlag, Holland.

  • Çakı, Fahri & Şefik Yılmaz. (2009). "Kimlik Tartışmaları ve Süryaniler: Bir Literatür Çalışması." Geçmişten Günümüze Nusaybin Sempozyum Bildirileri. Ankara.

  • Çelik, Mehmet. (1996). Süryani Tarihi. Ankara: Ayrıç Yay.

  • O’Leary, De Lacy. (1928). Arabic Thought and Its Place in History. London.

  • Omar, Mohd Nasır B. (1995). "Christian Translators in Medieval Islamic Babadağ: The Life and Works of Yahya Ibn ‘Adî." The Islamic Quarterly, XXXIX(1), 167-181.

  • Özmen, Abdurrahim. (2006). Tur Abdin Süryanileri Örneğinde Etno-Kültürel Sınırlar. Basılmamış Doktora Tezi, Ankara.

  • Söylemez, M. Mahfuz. (2003). Bilimin Yitik Şehri Cündişapur. Ankara: Araştırma Yay.

  • Takahashi, Hidemi. (2005). Barhebraeus: A Bio-Bibliography. New Jersey: Gorgias Press.

  • Teule, Herman G.B. (2005). "The Transmission of Islamic Culture To The World Of Syriac Christianity: Barhebraeus’ Translation of Avicenna’s Kitab al-Işarat wa’l-Tanbihat." In Redefining Christian Identity. Leuven.

  • Wright, William. (1966). A Short History of Syriac Literature. Amsterdam.

  • Yakub III, Mor İgnatius. (1985). The Syrian Orthodox Church of Antioch. Holland.

  • Assemani, J. S. (1719-1728). Bibliotheca Orientalis Clementino Vaticana. Rome.

  • Cureton, W. (1864). Ancient Syriac Documents Relative to the Earliest Establishment of Christianity in Edessa and the Neighbouring Countries.

  • Chabot, J.-B. (1899-1904). M. M. Rabo, Kthobo dı-Makesbonus Zebne.

  • Dölebanî, M. Filiksinos Yuhanna. (1942). el-Kaddis Mar Yakubu’l-Barad’i es-Sūryani. Bounes-Aires.

  • Yakub III, M. I. (1953). Târîḫu’l-Kenîseti’s-Süryâniyyeti’l-Anṭâkiyye. Beyrut.

  • Mastrantonis, G. (ed.). Ancient Epitome of the Sacred Canons of the Eastern Orthodox Church. St. Louis.

  • Afram I, M. I. (1967). Kifîso dı-Yulfono Mişîhoyo. Kamışlı.

  • Abramowski, L. & Goodman, A. E. (1972). A Nestorian Collection of Christological Text III.

  • Çelik, Mehmet. (1987). Süryani Kilisesi Tarihi I. İstanbul.

  • a.mlf. (1994). Süryanca Dilbilgisi. Elazığ.

  • a.mlf. (1996). Ortadoğu Mozaiği: Süryaniler-Nasturiler. Elazığ.

  • a.mlf. (1999). Siyasal Sistem Açısından Bizans İmparatorluğu’nda Din-Devlet İlişkileri (Kuruluşundan X. Yüzyıla Kadar). İzmir.

  • a.mlf. (2002). Fener Patrikhanesi’nin Ökümeniklik İddiasının Tarihi Seyri (325-1453). İzmir.

  • Zha, Mşîha. (2002). Erbil Vekâyinâmesi. İstanbul.

  • Taşğın, Ahmet (haz.). (2005). Süryaniler ve Süryanilik, I-IV. Ankara.

  • Atalay, Talip. (2005). "Günümüz Süryani Kilise ve Manastırlarında Din Eğitimi." Dinî Araştırmalar, 23, 29-59.

  • "An outpost of Aramaic speakers." (2012). The Economist.

  • "İsveç’te Süryani Bakan'ın Seçim Heyecanı." (2006). suryaniler.com Erişim Tarihi: 5.11.2024

  • Solmaz, Mehmet. "Swedish-Assyrians explain how they stopped Quran burning in their town." Anadolu Ajansı.

  • Tureng Sözlük”. tureng.com Erişim Tarihi: 5.11.2024

  • Assyrian Genocide Resolution Read in Arizona Assembly”. 2020.03.03, aina.org Erişim Tarihi: 9.11.2024

  • Where do they live?” , aina.org/ Erişim Tarihi: 9.11.2024


1 Sami: Nuh’un oğlu Sam’dan ve onun soyundan türediklerine inanılan, beyaz ırkın Arapça, Asurca, İbranca ve Habeşçe konuşan budunlarının toplandığı kol.

2 Mardin: Süryanice “kale” anlamına gelmektedir.

3 Hujådå: Arapça “birlik” anlamına gelmektedir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

İhtilaller ve İhtimaller Üzerine: Fransız Devrimi’nin Etkisiyle Demokrasinin Süreçsel Gelişimi

  Fransız Devrimi’ne Giriş Fransız Devrimi, yalnızca bir ulusun siyasi yapısını değiştiren bir hareket değil, aynı zamanda modern demokrasinin temellerini atan bir dönüm noktasıdır. Eric Hobsbawm’a göre modern dünyanın tarihsel süreci iki olay ile başlamıştır, İngiltere’de ortaya çıkan Endüstri Devrimi ve Fransa’da ortaya çıkan Fransız Devrimi. (Hobsbawm, 1962) Devrimin ortaya çıkışı, Fransa’nın içinde bulunduğu siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlarla yakından ilişkilidir. 18. yüzyılın sonlarında Fransa, ekonomik, toplumsal ve siyasi bir kriz içerisindeydi. Mutlak monarşi, halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktı ve Kral XVI. Louis’in yetersiz liderliği devleti zayıflatıyordu. Toplum, vergiden muaf tutulan din adamları ve soylular ile vergiler altında ezilen üçüncü sınıf (halk) arasında keskin bir ayrışmaya sahipti. Amerikan Devrimi’ne verilen mali destek ve 7 Yıl Savaşları, devleti mali bir krizin eşiğine getirmişti. Tarımsal üretimdeki düşüşle birleşen kıtl...

Prof. Dr. Altuğ Yalçıntaş ile Alternatif İktisat Akımları: Heterodoks Yaklaşımlar / Mülkiye Postası 05.12.2024

Muhabir: Röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için Mülkiye Postası adına size teşekkür ederim. Henüz çiçeği burnunda bir oluşum olarak ilk röportajımızı sizinle gerçekleştiriyoruz. Giyotin dergi çatısı altında temelde röportajlar, söyleşiler, sonrasında anket çalışmaları ve Mülkiye Haberleri yapmak amacıyla yola çıktık. Uzun ömürlü ve nitelikli bir oluşum olması için elimizden geleni yapıyoruz. Destekleriniz için tekrar teşekkür ederiz. Prof. Dr. Altuğ Yalçıntaş: Her zaman. Muhabir: Hocam isterseniz yine kitabın en başından alalım. Sizin için iktisat nedir? A.Y: En zor yerden girdin. İktisat geleneksel olarak ekonominin bilimidir. Yani ekonomiyi açıklamak için uğraşan insanların bir araya gelerek yaptığı şeyin ismine iktisat diyoruz biz. Ama bu cevap yeterli olmayabilir çünkü bu sefer “ekonomi nedir?” sorusunu cevaplamamız gerek. Ekonomi yine geleneksel olarak üretim, tüketim ve bölüşüm alanlarının bir bütünü olarak tanımlanır. Bu alanlardaki faaliyetlerin yapısı teknoloji ...

Avrupa’da Sosyal Demokrasinin Mevcut Durumu, Yeniden Yükselişi ve Geleceği Mülkiye Postası – 06.12.2024

Selin Çelik: Hocam, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için Mülkiye Postası adına size teşekkür ederim. Henüz çiçeği burnunda bir oluşumuz ve ilk röportajlarımızdan birini sizinle gerçekleştirmekteyiz. Mülkiye Postası’ndan biraz bahsetmek isterim. Giyotin Dergi çatısı altında röportajlar, söyleşiler, anket çalışmaları ve Mülkiye ile ilgili haberler yapmak üzere yola çıktık. Uzun ömürlü ve nitelikli bir oluşum olması için elimizden geleni yapıyoruz. Destekleriniz için tekrardan teşekkür ederiz. Dr. Öğretim Üyesi Uğur Tekiner: Rica ederim. SÇ: İsterseniz, ilk sorumuzla başlayalım. Öncelikle, Fransa ve Birleşik Krallık'taki sol partilerin zaferleri seçmen davranışlarındaki değişimi mi yoksa geçici bir tepki yansıtmakta ve uzun vadede bu desteği artırmak için nasıl bir vizyon gerekli? UT: Aslında çok yerinde ve güncel bir soru. Bu iki eğilimi de düşündüğümüzde, her ikisi de diyebilirim. Öncelikle, geniş bir perspektiften baktığımızda bu iki seçim zaferine sadec...