Ana içeriğe atla

Mehmet Galip Aksoy ile Söyleşi

 Soru: Kendinizden biraz bahseder misiniz?

Mehmet Galip Aksoy: 1983 yılında Kilis’te doğdum. 2006’da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümünü bitirdim. İlk gençlik dönemimden itibaren iyi bir okur ve tiyatro izleyicisi olduğumu söyleyebilirim. Ne mutlu bana ki, her iki dalda da işin mutfağına girebildim. Birkaç küçük kesintiyi saymazsak 2000 yılından bu yana Ankara’da oturuyorum. Şehrimin sokaklarında yürümeyi seviyorum. Evliyim ve iki kız babasıyım.

Soru: Kitabınızın çıkış sürecinden kısaca bahseder misiniz?

M.G.AKSOY: Aslında bir kitabım olması yönünde hayalim olmadı hiçbir zaman. Salt okur olmaktan mutluydum. Ancak bir an olur ki yazı sizi çağırır. Bir ihtiyaç hali diyebiliriz. Ne var ki, bu ihtiyacı ben şiir yazarak karşılıyordum. Şiirle anlatamayacağım noktada öyküler yetişti imdadıma. Öykü dediysem, türün gereklerine bire bir bağlı kalmadan dilediğimce yazdım. Nasıl olsa içe dönük bir yolculuktu bu. Bir yerden sonra öykülerimi kitaplaştırma fikri ortaya çıktı, elbette. Çok daha titiz çalışmam gereken bir dönemdi: yazılanların elden geçirilmesi, düzeltilmesi, bazılarının dışarıda bırakılması, yeni öyküler yazılması… Sonuçta “Ankara’dan” çıktı.

Soru: Mülkiye’de öğrenciyken edebiyatla olan ilişkiniz nasıldı? Kimleri okur ve bu hobinizle ilgili neler yapardınız?

M.G.AKSOY: Farklı türlerde eserler okusam da kendimi oldum olası “öykü okuru” olarak tanımlayabilirim. Mülkiye’nin bana açtığı yeni pencere ise tiyatro metinleri oldu. Siyasal Bilgiler Fakültesi Tiyatro Topluluğuna (SBFTT) girdikten sonra okumalarımın ana eksenini, oyun metinleri ve tiyatro kuramı üstüne eserler oluşturdu. O dönemin yoğun okumaları, yazdığım öykülerdeki diyalogların akıcılığına ve yarattığım karakterlerin doğallığına çok katkı sağladı. Yine oyunlardaki karakterler üstüne yapılan çözümlemeler daha derinlikli ve yoğun eserlerden keyif almama yol açtı. Öğrenciyken en fazla okuduğum yazar Sait Faik olmuştur. Onun öykülerini okurken aldığım lezzet tarifsizdi. 

Soru: Mezuniyetinizden sonra bu alanla ilgili neler yaptınız?

M.G.AKSOY: Maalesef çok az şey. Mezun olduğum yıllar, hemen her arkadaşımın kamu kurumlarının sınavlarına yoğunlaştığı bir dönemdi. Bizim dönemimizde, bu yönde bir şartlanma vardı. Ben de bu dalganın etkisinde sürüklendim. Yine de sanattan hiç kopmadım. Mezun grubumuzda (Mülkiye Sahnesi’nde) rol aldım, Maliye Tiyatrosu’nda oynadım, müzikle ilgilendim. Okumuyor muydum? Okuyordum ama üretimi besleyecek bir bilinçle değil. Pandeminin yaşattığı acılar saymakla bitmez, doğrudur. Ne var ki evlere kapanmanın getirdiği yavaşlamanın sanatsal üretim gereksinimini arttırdığı da bir gerçek. Benim de 2020’de yazmaya başlamam rastlantı olmasa gerek. 

Kısa da olsa benim için çok keyifli bir söyleşiydi. Üniversitelilerin çıkardıkları dergi, fanzin vb. yayınlar çok kıymetli. Giyotin’le tanışmak mutluluk vericiydi. Emeği geçen genç arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Nice sayılara…


Bu blogdaki popüler yayınlar

İhtilaller ve İhtimaller Üzerine: Fransız Devrimi’nin Etkisiyle Demokrasinin Süreçsel Gelişimi

  Fransız Devrimi’ne Giriş Fransız Devrimi, yalnızca bir ulusun siyasi yapısını değiştiren bir hareket değil, aynı zamanda modern demokrasinin temellerini atan bir dönüm noktasıdır. Eric Hobsbawm’a göre modern dünyanın tarihsel süreci iki olay ile başlamıştır, İngiltere’de ortaya çıkan Endüstri Devrimi ve Fransa’da ortaya çıkan Fransız Devrimi. (Hobsbawm, 1962) Devrimin ortaya çıkışı, Fransa’nın içinde bulunduğu siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlarla yakından ilişkilidir. 18. yüzyılın sonlarında Fransa, ekonomik, toplumsal ve siyasi bir kriz içerisindeydi. Mutlak monarşi, halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktı ve Kral XVI. Louis’in yetersiz liderliği devleti zayıflatıyordu. Toplum, vergiden muaf tutulan din adamları ve soylular ile vergiler altında ezilen üçüncü sınıf (halk) arasında keskin bir ayrışmaya sahipti. Amerikan Devrimi’ne verilen mali destek ve 7 Yıl Savaşları, devleti mali bir krizin eşiğine getirmişti. Tarımsal üretimdeki düşüşle birleşen kıtl...

Prof. Dr. Altuğ Yalçıntaş ile Alternatif İktisat Akımları: Heterodoks Yaklaşımlar / Mülkiye Postası 05.12.2024

Muhabir: Röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için Mülkiye Postası adına size teşekkür ederim. Henüz çiçeği burnunda bir oluşum olarak ilk röportajımızı sizinle gerçekleştiriyoruz. Giyotin dergi çatısı altında temelde röportajlar, söyleşiler, sonrasında anket çalışmaları ve Mülkiye Haberleri yapmak amacıyla yola çıktık. Uzun ömürlü ve nitelikli bir oluşum olması için elimizden geleni yapıyoruz. Destekleriniz için tekrar teşekkür ederiz. Prof. Dr. Altuğ Yalçıntaş: Her zaman. Muhabir: Hocam isterseniz yine kitabın en başından alalım. Sizin için iktisat nedir? A.Y: En zor yerden girdin. İktisat geleneksel olarak ekonominin bilimidir. Yani ekonomiyi açıklamak için uğraşan insanların bir araya gelerek yaptığı şeyin ismine iktisat diyoruz biz. Ama bu cevap yeterli olmayabilir çünkü bu sefer “ekonomi nedir?” sorusunu cevaplamamız gerek. Ekonomi yine geleneksel olarak üretim, tüketim ve bölüşüm alanlarının bir bütünü olarak tanımlanır. Bu alanlardaki faaliyetlerin yapısı teknoloji ...

Avrupa’da Sosyal Demokrasinin Mevcut Durumu, Yeniden Yükselişi ve Geleceği Mülkiye Postası – 06.12.2024

Selin Çelik: Hocam, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için Mülkiye Postası adına size teşekkür ederim. Henüz çiçeği burnunda bir oluşumuz ve ilk röportajlarımızdan birini sizinle gerçekleştirmekteyiz. Mülkiye Postası’ndan biraz bahsetmek isterim. Giyotin Dergi çatısı altında röportajlar, söyleşiler, anket çalışmaları ve Mülkiye ile ilgili haberler yapmak üzere yola çıktık. Uzun ömürlü ve nitelikli bir oluşum olması için elimizden geleni yapıyoruz. Destekleriniz için tekrardan teşekkür ederiz. Dr. Öğretim Üyesi Uğur Tekiner: Rica ederim. SÇ: İsterseniz, ilk sorumuzla başlayalım. Öncelikle, Fransa ve Birleşik Krallık'taki sol partilerin zaferleri seçmen davranışlarındaki değişimi mi yoksa geçici bir tepki yansıtmakta ve uzun vadede bu desteği artırmak için nasıl bir vizyon gerekli? UT: Aslında çok yerinde ve güncel bir soru. Bu iki eğilimi de düşündüğümüzde, her ikisi de diyebilirim. Öncelikle, geniş bir perspektiften baktığımızda bu iki seçim zaferine sadec...